28 Mayıs 2012 Pazartesi

İsviçre (22-27 Mayıs)

THY nin bir kampanyasını denk getirip İstanbul üzerinden (Geneve) Cenevre'ye uçtum. 22 Mayıs Salı sabaha karşı uçağım saat 5 te olduğundan 3 te uyanıp hazırlanıp yola koyuldum. THY birinci sınıf iş çıkardı yine hep harika yemekler veriyorlar. Saat 11 gibi Cenevre'ye vardım, havaalanında dört döndüm ama telefonuma SIM kart alabileceğim bir yer yok gibiydi. Sonunda posta ofisinden bu kartı tedarik edebileceğimi öğrendim. Havaalanındaki ofiste 25 CHF (48TL) bayılıp bir isviçre hattı edindim, son güne kadar da idare etti. Havaalanında 1 saatlik bedava wifi internet olduğundan iPhone ile emaillerimi kontrol ettim, yeni numaramı insanlara bildirdim. Tuvalette takım elbiselerimi giydim doğru müşteri görüşmesine. İşim bittiğinde - saat 7 sıralarında - geçen sene İtalya' da tanıştığım Celine ile buluştum. Beni gol kıyısına goturdu.

Orada bir Falafel dükkanında atıştırdık (en ucuzu buymuş, normalde dışarıda hiç yemek yemiyormuş). Falafel güzel de baktım kuru kuru gitmiyor, ayran satıyorlardı sordum 3 CHF (6TL). Yuh dedim, aldım, tadı da güzel değildi.. Akşamleyin trenle 45 dakika mesafede Lausanne'a gidecektim akrabalarımın yanında kalmak üzere, tren bileti fiyatlarıyla da o zaman tanışma fırsatım oldu. 70 km lik tren için bilet fiyatı 25 CHF (48 TL). Oha dedim, aldım. Simone beni tren istasyonundan aldi,6-7 dakika mesafedeki evlerine goturdu. 1905 yılından kalma bir apartman kocaman bir daire. Perşembe günü akşamüstü Montreux'de bir müşterimizle buluşmam gerekiyordu, tren bilet fiyati olan 33CHF i bayılın yola koyuldum. Lausanne Montreux arası gercekten nefes kesici, bir yanda göl diğer yanda üzüm bağları şatolar falan acaip bir manzara. Musterimle tren istasyonunda bulustum, beraber yemek yedik gölün kenarında. Sonra ondan ayrılınca gölün kenarında gezindim.
Montreux Jazz festivali ile ünlü bir sehir, inşallah bir gitmesi görmesi nasip olur. http://www.montreuxjazz.com/ Cuma günü öğleyin 4 yıl evvel Izmir'den geçmiş Damien ve Delphine'i Grenoble (FR) daki evlerinde ziyaret etmek üzere yola koyuldum. Bu çift 2 yıl süresince tandem bisikletleri ile dünyayı dolaştılar ve bununla ilgili bir kitap yayınladılar : http://www.planeted.eu/ Bilet 41 CHF imiş. Pasaportumu evde unuttuğumu Cenevreye giderken fark ettim, sınırı geçeceğimden kimlik kartı ya da pasaport gerekir diye düşündüm normal şartlar altında. Cenevre istasyonuna vardığımda korka korka Fransa treninin kalkacağı perona ulaştım..
sola dönünce baktım kapıda "Douane Francaise" yazıyor ve 3 tane üniformalı tip. Korka korka gittim, ben Lausanne dan geliyorum ancak pasaportumu evde unuttum buradan geçebilir miyim dedim, üniformalı kadın da "allez-y!" (hadi yürüyünüz) dedi :) nası yani geçebilir miyim gerçekten mi diye şaşkınlıkla yürüdüm.. Cenevre Fransa sınırına çok yakın bir yer hemen 10 dakika sonra telefonum fransiz sebekesine gecti. Grenoble a kadar gol manzarası, harika dag manzaraları eşliğinde vardım. Acayip yağmur indiriyordu ve ben şort tsort haldeydim. Delphine 2. çocuklarına hamileymiş, Damien de Ağustos ayında Afganistan da bir belgesel çekmek üzere hazırlık yapıyordu. Kızları Lirio tatlı tatlı early rider ile geziniyordu, 3 yaşında ve bisiklette denge olayını çoktan çözmüş. http://www.youtube.com/watch?v=Tvt1vzPQvEU&feature=plcp Dönüşte Grenoble'dan aldığım bilet 25 EUR tuttu, yani isviçreden aldığım aynı bilet Fransa'da daha ucuz, saçmalığın daniskasi. İsviçre acaip pahalı bir yer, ya cebinde sıkı paran olması lazım ya da tren bileti fiyatları ve restoranların fahiş fiyatları ile cebelleşmemek için karavan ya da çadırla yola çıkmak lazım . Benim için her iki koşul da geçerli değildi, sonuç olarak yamuldum kaldım. Çok güzel ülke ama tadını çıkarmak için araba lazım bir de para.

14 Mayıs 2012 Pazartesi

Halkidiki / Kassandra (10-13 Mayıs 2012)

Bir organizasyonda gitar çalmaya gittiğim Ege'nin karşı kıyısında harika bir koy. http://www.alexanderthegreatbeachhotel.com/